-
1 dünya kadar
огро́мное коли́чество -
2 dünya kadar
adj. vast -
3 dünya kadar
a world of, lots of -
4 dünya kadar fark
n. vast difference -
5 dünya kadar para
n. a pot of money, pots of money -
6 dünya
земля́ (ж)* * *1) мир; вселе́нная; земля́dünya haberleri — междунаро́дные изве́стия
dünya hâkimiyeti — мирово́е госпо́дство
dünyanın her tarafına gitmek — объе́здить весь свет
dünya piyasası — мирово́й ры́нок
dünya satranç şampıyonu — чемпио́н ми́ра по ша́хматам
dünya savaşı — мирова́я война́
dünya yüzünde — на земле́
2) астр. Земля́3) весь мир, весь свет, все лю́ди, всеdünya âlem — весь свет, все лю́ди, все
dünya ne söylerse söylesin onun umrunda olmuyor — пусть все говоря́т, что хотя́т, ему́ до э́того нет де́ла
dünyaya rüsva etmek — опозо́рить на весь мир, опозо́рить пе́ред все́ми
4) мирBatı dünyası — за́падный мир
bitkiler dünyası — мир расте́ний
hayvanlar dünyası — мир живо́тных
5) вну́тренний мир; мироощуще́ниеdünyaları apayrı iki insan — два челове́ка с соверше́нно разли́чными взгля́дами
6) бесчи́сленное мно́жество, о́чень мно́гоdünyanın parası harcandı — была́ потра́чена у́йма де́нег
••- dünya başına dar gelmek
- dünya başına yıkılmak
- dünyayı başına zindan etmek
- dünya bir araya gelse
- dünyanın dört bucağı
- dünya durdukça
- dünyadan elini eteğini çekmek
- dünyadan geçmek
- dünyaya gelmek
- dünyaya getirmek
- dünya gözü ile görmek
- dünyaya gözlerini kapamak
- dünyadan haberi olmamak
- dünyanın kaç buçak olduğunu gösteririm!
- dünya kadar
- dünyaya kazık kakmak
- dünya onun olmak
- dünyalar onun olmak
- dünyayı tutmak -
7 dünya
dünya [ɑː] Welt f; Erde f; Diesseits n; alle, die ganze Welt, alle Welt;dünya adamı Weltmann m; welterfahrene(r) Mensch;dünya evine girmek in den Ehestand treten;dünya görmüş weit herumgekommen;dünya görüşü Weltanschauung f;dünya(lar) kadar ganz ganz viel;dünya piyasası Weltmarkt m;dünya satranç şampiyonu Weltmeister m im Schach;1. subst Miss World2. adj allerhübschest;dünya vatandaşı Weltbürger m;dünyada gitmem nicht um die Welt ( oder keineswegs) werde ich gehen;dünyanın işi ganz viel Arbeit;dünyaya gelmek Kind auf die Welt kommen;-i dünyaya getirmek Kind zur Welt bringen;dünyaya kazık kakmak fam ein hohes Alter erreichen -
8 dünya
1. the world, the earth. 2. the universe. 3. everyone, people. -da never in this world: Dünyada gitmem. I would not go for the whole world. - ahret kardeşim olsun. colloq. Let it be friendship only. - âlem colloq. everybody. -yı anlamak to understand life, be mature. -yı başına dar etmek /ın/ to make life unbearable for. - başına yıkılmak to be very miserable. -lar benim oldu. colloq. I felt on top of the world. - bir araya gelse even if everybody is opposed. -nın dört bucağı the four corners of the earth. - durdukça for ever and ever. -dan elini eteğini çekmek to cut oneself off from the world and worldly things. - evi marriage. - evine girmek to get married. -dan geçmek/-dan el çekmek to retire from the world, lose touch with life. -sından geçmek to lose one´s interest in life. -ya gelmek to be born, come into the world. -ya getirmek /ı/ to give birth to, bring into the world. - görüşü one´s general philosophy of life. -ya gözlerini açmak to be born, open one´s eyes to the world. -yı gözü görmemek to be so affected by something that one can´t think of anything else. - gözü ile görmek /ı/ to see (someone) before one dies. -ya gözlerini kapamak/yummak to die, pass away, close one´s eyes to the world. - güzeli 1. (person) of outstanding beauty. 2. Miss Universe. -dan haberi olmamak to be unaware of what is going on around one. -yı haram etmek /a/ to make life a living hell for (someone). -nın kaç bucak/köşe olduğunu anlamak/öğrenmek to learn by bitter experience. -nın kaç bucak olduğunu göstermek /a/ to give (someone) what he has coming to him. - kadar a whole lot. -ya kazık kakmak to live to a ripe old age. - kelamı worldly talk. - kelamı etmek to talk about worldly things. - kurulalıdan beri since the world began. - malı/nimeti wealth, possessions. - malı dünyada kalır. proverb You can´t take it with you. -lar (onun) olmak to be very happy. -nın öbür/bir ucu the far end of the world. -nın parası a lot of money. - penceresi colloq. the eyes. - (Peygamber) Süleyman´a bile kalmamış. proverb No man can live forever. -yı tozpembe görmek to see things through rose-colored glasses. -yı tutmak to spread far and wide. - varmış! colloq. How wonderful! (expression of relief). -nın yedi harikası Seven Wonders of the World. - yıkılsa umurunda değil. colloq. He doesn´t give a damn. - yüzü görmemek to be overwhelmed by circumstances. -yı zindan/zehir etmek /a/ to make life unbearable for. - zindan olmak /a/ to be in great distress. -
9 vast difference
dünya kadar fark, çok büyük fark -
10 vast difference
dünya kadar fark, çok büyük fark -
11 world
adj. dünya————————n. dünya, yeryüzü, alem, diyar* * *dünya* * *[wə:ld]1) (the planet Earth: every country of the world.) dünya2) (the people who live on the planet Earth: The whole world is waiting for a cure for cancer.) Dünya, herkes, bütün insanlar3) (any planet etc: people from other worlds.) Dünya4) (a state of existence: Many people believe that after death the soul enters the next world; Do concentrate! You seem to be living in another world.) varlık, mevcudiyet5) (an area of life or activity: the insect world; the world of the international businessman.)... dünyası,... âlemi6) (a great deal: The holiday did him a/the world of good.) dünya kadar, büyük miktar7) (the lives and ways of ordinary people: He's been a monk for so long that he knows nothing of the (outside) world.) dış dünya/âlem•- worldly- worldliness
- worldwide
- World Wide Web
- the best of both worlds
- for all the world
- out of this world
- what in the world? - what in the world -
12 Welt
dünya, âlem; ( Erde) Dünya;auf der \Welt dünyada;die Welt der Tiere/Pflanzen hayvanlar/bitkiler âlemi;die Welt des Films/Theaters film/tiyatro dünyası;auf die \Welt kommen dünyaya gelmek;aus aller \Welt dünyanın her tarafından;die Alte/Neue/Dritte \Welt Eski/Yeni/Üçüncü Dünya;alle \Welt spricht davon ( fam) dünya âlem onu konuşuyor;vor aller \Welt ( fam) bütün dünyanın gözü önünde;uns trennen \Welten ( fam) aramızda dünya kadar fark var;eine \Welt brach für ihn zusammen ( fam) dünya başına yıkıldı;um nichts in der \Welt ( fam) dünyada;die \Welt nicht mehr verstehen ( fam) feleğini şaşırmak;das ist nicht aus der \Welt ( fam) bu iş burada bitmedi [o kapanmadı];das kostet nicht die \Welt ( fam) bu dünya değil ya, öyle çok para değil;was in aller \Welt hast du dir denn dabei gedacht? ( fam) hangi akla hizmet ederek bunu yaptın?;davon geht die \Welt nicht unter ( fam) bu, dünyanın sonu demek değilki, bununla kıyamet kopmazki;sich von der \Welt zurückziehen dünyadan elini eteğini çekmek;das hat die \Welt noch nicht gesehen! ( fam) bu, dünyada görülmemiş bir şey! -
13 старый
1) ihtiyar, koca; kartста́рый челове́к — ihtiyar adam
ста́рый дуб — kart meşe
он стар учи́ться — okuyacak yaşta değildir artık
не смогу́, стар стал — yapamam, ihtiyarlık
стар, да дюж — погов. kart meşe bükülmez
ста́рая кры́са лову́шку обхо́дит — посл. tilki iki defa tuzağa düşmez
2) врз eskiста́рый дом — eski ev
ста́рый обы́чай — eski adet
ста́рая, как мир, тради́ция — dünya kadar yaşlı bir gelenek
ста́рый дире́ктор шко́лы — okulun eski müdürü
по ста́рой привы́чке — eskiden kalma bir alışkanlıkla
ста́рая оби́да — eskiden kalma gönül kırıklığı
по ста́рому зако́ну — eski yasaya göre
са́мый ста́рый контине́нт Земли́ — Yer'in en ihtiyar kıtası
ста́рые ве́щи — eski eşya, eskiler
ста́рое пальто́ — eski bir palto
ста́рый друг — eski dost
ста́рая мо́да — eski moda
3) (ста́рое) → сущ., с eskiвороши́ть ста́рое — eski defterleri karıştırmak
••Ста́рый свет — eski dünya
ста́рое вино́ — yıllanmış şarap
и стар и мал вы́сыпали на у́лицу — büyük küçük herkes sokağa döküldü
ста́рый ду́рень! — прост., бран. koca bunak!
-
14 vast
adj. geniş, çok, çok büyük, uçsuz bucaksız, dünya kadar————————n. büyük boşluk* * *geniş* * *(of very great size or amount: He inherited a vast fortune.) çok büyük, uçsuz bucaksız- vastness -
15 a pot of money
n. yığınla para, yışınla para, dünya kadar para -
16 pots of money
yığınla para, yışınla para, dünya kadar para -
17 a pot of money
n. yığınla para, yışınla para, dünya kadar para -
18 pots of money
yığınla para, yışınla para, dünya kadar para -
19 ahiret
1. الآزفة [الآزِفَة]Anlamı: dinî inanışa göre, insann öldükten sonra dirilip sonsuza kadar kalacağı ve tanrı'ya dünya hayatının hesabını vereceği yer, öteki dünya2. غاشية [غاشِيَة]Anlamı: dinî inanışa göre, insann öldükten sonra dirilip sonsuza kadar kalacağı ve tanrı'ya dünya hayatının hesabını vereceği yer, öteki dünya3. قارعة [قارِعَة]Anlamı: dinî inanışa göre, insann öldükten sonra dirilip sonsuza kadar kalacağı ve tanrı'ya dünya hayatının hesabını vereceği yer, öteki dünya -
20 ki
ki1. Relativpronomen der usw, dessen usw;da, wo siz ki beni tanırsınız … Sie, der Sie mich kennen, …;o yerden ki herkes kaçar, sen de kaç! den Ort, den jeder meidet, meide auch du!;bir zaman gelecek, ki herkes hür olacak eine Zeit wird kommen, da ( oder in der) jeder frei sein wird2. konj dass; so … dass; um … zu; damit; aber, doch: herkes bilir ki dünya yuvarlaktır jeder weiß, dass die Erde rund ist;(relative Rede im Deutschen) bana dedi ki hastayım er sagte zu mir, dass er krank sei;istiyor ki geleyim er will, dass ich komme;oturdum ki biraz dinleneyim ich setzte mich, um mich ein bisschen auszuruhen;geldim ki kimseler yok! ich kam, doch niemand war da!;öyle (oder o kadar) … ki so … dass: o kadar para harcadı ki donduk, kaldık er gab so viel Geld aus, dass wir ganz verblüfft waren3. als satzabschließende Partikel (Verstärkung unda.) denn, eben, doch, ja usw niçin gelmedi ki! warum ist er denn nicht gekommen?;ona güvenilmez ki! auf ihn kann man sich eben nicht verlassen;öyle para harcadı ki! hat der Geld ausgegeben!
- 1
- 2
См. также в других словарях:
dünya kadar — pek çok Eve döneyim desen Feneryolu istasyonuna dünya kadar yol var. S. M. Alus … Çağatay Osmanlı Sözlük
dünya — is., gök b., Ar. dunyā 1) Güneşe yakınlık bakımından üçüncü gezegen, yer, yerküre, yer yuvarı, yer yuvarlağı, acun 2) Dış, çevre, ortam Biz dünyadan ayrı yaşarken dünya epey değişmiş. H. C. Yalçın 3) İnançları bir olan ülke veya insanlar… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dünya Süleymana bile kalmamış — insan ne kadar zengin olursa olsun bu dünyadan göçüp gidecektir, bu nedenle dünyaya bel bağlamamalıdır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
kıyamete kadar — dünya durdukça, uzun süre Yeni Türkler de bir ad kor, o adın kıyamete kadar sürmesini isterler. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
ucuzluk — is., ğu 1) Ucuz olma durumu Dünya kadar parası olan bir adamın bu bolluktan ve ucuzluktan istifade etmemesi enayilik olmaz mıydı? E. E. Talu 2) Yasal bir işlemle her şeyin asıl fiyatından ucuza satıldığı dönem … Çağatay Osmanlı Sözlük
tartak martak etmek — kazıp dağıtmak, darmadağın etmek Kalkıp dünya kadar para harcayıp kanalı tartak martak ettirecekler. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
canı sıkılmak — 1) içi sıkılmak, yapacak bir işi olmamaktan tedirginlik duymak Bu dört yanı duvarlı, tek kat, basık ve toprak evde öyle canı sıkılıyordu ki... R. H. Karay 2) keyfi kaçmak Eski hasırı bu yüzden yaktığı için balıkçının sözüne fena canı sıkılmıştı.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ÂLEM-İ MİSÂL — Rüyâda görülen âlem. Dünyada mevcud bulunan bütün eşya ve zuhura gelen bütün ef âlin aynısı ile müretteb ve mütekevvin olan bir tarzı veya âlem i ruhâninin bir nev i. (L.R.)(Gördüm ki: Âlem i misâl, nihâyetsiz fotoğraflar ve her bir fotoğraf,… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Gripin (album) — Infobox Album Name = Gripin Type = Album Artist = Gripin Released = 26 February, 2007 Recorded = GRGDN Genre = Alternative rock Length = Label = Sony Music/GRGDN Producer = Haluk Kurosman Reviews = Last album = Hikayeler Anlatıldı 2 (2005) This… … Wikipedia
Battle of Magdhaba — Infobox Military Conflict conflict=Battle of Magdhaba caption= Camel corps at Magdhaba by H.S. Power, 1925 partof=Sinai and Palestine Campaign date=23 December, 1916 place=Sinai peninsula, Egypt result=Allied victory combatant1=… … Wikipedia
Ajda Pekkan — (* 12. Februar 1946 in İstanbul) ist eine türkische Popmusikerin und Schauspielerin. Inhaltsverzeichnis 1 Leben 2 Diskografie 2.1 Alben 2.2 … Deutsch Wikipedia